– DIŞ HABERLER SERVİSİ
Menkul kıymetler yatırım fonları, çok daha yeni ve heyecan verici bir rakibe yeniliyor: Borsa yatırım fonları (ETF). ETF’lerin yükselişinin nedenlerinden önce, açık uçlu yatırım fonlarının neden finans tarihin en büyük buluşlarından biri olduğunu anlamak gerekiyor. Morningstar verilerine göre küresel olarak toplamda 40 trilyon doların üzerinde varlığı bulunan 70 bin yatırım fonu var. Özel sermaye ve hedge fon sektörlerinin toplam değeri ise bunun yalnızca beşte birini oluşturabilir.
Bu açıklamadan daha önce ise yazın ilk dönemlerinde Dimensional Fund Advisors 29 milyar dolar değerinde varlığı bulunan yatırım fonlarını ETF’ye çevireceğini açıkladı. Bunlar gibi birçok değişim de yaklaşıyor. Bloomberg Intelligence’ın ETF analistleri önümüzdeki 10 yılda 1 trilyon doların üzerinde değer taşıyan yatırım fonlarının ETF’ye dönüştürülebileceğini düşünüyor. ETF’ye dönüştürülen yatırım fonları haricinde de ETF’lerin yükselişi dikkat çekiyor.
Bu fonların yükselişini ise yalnızca vergi konusunda sağladığı kolaylıkla açıklamak eksik kalıyor. ETF’lerin alım satımının kolay olması, dağıtımını da oldukça basitleştiriyor. Herkes herhangi bir önde gelen borsada listelenen bir ETF’yi genellikle komisyon ücreti ödemeden satın alabilir. Ancak ETF’lerin sağladığı en büyük avantaj esneklik. borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre başlangıçta endeksleri takip ettikleri için bu fonlar genellikle ucuz, pasif yatırım stratejileriyle ilişkilendiriliyor.
Sektörün 9 trilyon dolarlık varlığının büyük bir bölümü de bu tür yatırımlardan oluşuyor. Ancak bu durum ETF’lerin yeni nesil bir pasif fondan çok daha fazlası haline geldiğinin unutulmasına neden oluyor.
Ancak herkes ETF yapısının kalıcılığı ve esnekliği konusunda ikna olmuş değil. Vanguard Group’un Kurucusu Jack Bogle bile bu alana şüpheyle yaklaşıyordu. Vefatından kısa bir süre önce Bogle ETF’leri tereddüt etmeden 21. yüzyılın “en başarılı finansal pazarlama fikri” olarak tanımlayabileceğini söylemişti. Ancak “yüzyılın en başarılı yatırım fikri olup olmadığını, bekleyip göreceğiz” demişti. Şüphesiz bazı yatırımcıların ETF yapısını kullanarak gerçekleştirdiği yatırım hamleleri piyasalar üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.
Örneğin normalde birçok bireysel yatırımcının erişim sağlayamayacağı türev araçlarında yatırım imkanı sunuyor olması, potansiyel olarak tehlikeli ve düzenleyicilerin dikkatini çekebilir. Dahası yatırım fonlarının aksine ETF’ler yeni yatırımcılara kapatılamıyor. Bu da yatırım aracının fazla büyüdüğü yerlerde getirilerin düşmesine neden olabiliyor. Dahası ETF ekosisteminin temellerini oluşturan hisse üretimi ve satış sürecinin direnci konusunda bazı soru işaretleri her daim kalacak.
Bu yapı küresel finansal kriz ve korona virüs dönemlerindeki piyasa çöküşlerinde ayakta kalmayı başardı. Ancak her kriz birbirinden farklı olduğu için, bir sonraki kriz bu sistem içindeki gizli hataları gün yüzüne çıkarabilir. Yatırım fonları yakın zamanda sahneden silinmeyecek olsa da, önümüzdeki dönemde ETF’lerin hakimiyeti başlayacak.